COTE D'AZUR

Roma aktarmalı uçuşumuz ile saat 19.00'da Nice Cote d'Azur havaalanına vardık. Havaalanı şehir merkezinden 6 km uzaklıkta.
Şehir merkezine ulaşmak için şehir içi otobüs işletmesini kullanmak çok kolay. (www.lignedazur.com) Havaalanının hemen çıkışında otobüs durakları bulunuyor. Buradan Cote d'Azur'un belli başlı tüm şehirlerine (Nice, Cannes...) otobüs kalkıyor. Otobüsler çok rahat, temiz ve klimalı. Nice şehir merkezindeki ana otobüs garına (Gare Routiere) gitmek için 98 nolu otobüse biniyorsunuz ve 4 euro ödüyorsunuz.



Bu gezimizde ilk kez otelde değil evde kalacağız. http://www.holiday-rentals.com'dan/ Nice merkezde harika bir ev kiraladık. 9 gece için 640 euro ödedik


Evde bizi evsahibimiz Davina karşılıyor. Fransız tarzı döşenmiş çok güzel bir ev burası. Aynen resimlerindeki gibi evimiz. Bizim için mutfakta soğutulmuş bir şişe şarap, meyve sepeti ve çeşitli reçeller buluyoruz


Ertesi gün Nice şehir gezimize, "Promenade des Anglais" adı verilen sahil yolunda yürüyüş ve kahvaltı ile başlıyoruz. Şehrin önemli simgelerinden biri olan mavi sandalyeleri tüm sahil boyunca dizilmiş


Bu 5km'lik sahil şeridi boyunca özel veya halk plajları bulunuyor. Özel plajlara giriş + şezlong fiyatı 10-20 euro ödüyorsun. Deniz çok temiz. Sahil çakıl taşlı


Şehrin diğer bir simgesi ise, tarihi Negresco oteli. Özel kıyafetli kapı görevlisi, renkli kuleleri ve harika ön cephesiyle oldukça büyüleyici bir yapı


Şehir genel olarak ikiye ayrılıyor. Eski Nice (Vieux Nice), şehrin ilk yerleşim bölgesi ve turistik olarak oldukça hareketli. Tarihi binalar, küçük cafeler ve restorantlarla çevrili. Yeni Nice bölgesi ise şehrin batı tarafını oluşturuyor. Bizim evimiz de bu tarafta. Yürüyerek 10 dk'da eski Nice tarafına ulaşıyoruz. İki bölgeyi birbirinden ayıran Jean Medecin caddesi, alışveriş açısından şehrin en hareketli ve büyük caddesi


Eski Nice bölgesine doğru yürüyoruz. Nice'de olduğunuz bir sabah, gezmeniz gereken ilk yer "Cours Saleya" olmalı


Kalabalık kafelerin ve restorantların dizili olduğu bu mekanda, pazartesi hariç her gün öğlene kadar çiçek ve meyve-sebze pazarı kuruluyor



Buradan evde yemek için meyve ve domates alıyoruz. Satıcılar, bizimkilere göre oldukça modernler.
Ne de olsa Cote d'Azur burası !



Bizim pazarlarımıza benzemeyen sadece pazarcıları değil. Fiyatlar da nerede olduğumuzu hatırlatıyor


Cours Saleya'dan sonra eski Nice sokaklarında dolaşmaya başlıyoruz.


Dar sokaklar, çiçekli pencereler, tarihi binalar arasında kayboluyoruz



Eski Nice sokaklarında yürüyüp yoruldukça önümüze çıkan cafelerde kahvemizi içip yola devam ediyoruz. Bundan sonraki durağımız Nice'i kuşbakışı görebileceğimiz "Le Chateau". Buraya yürümek isterseniz eski Nice'den merdivenlerle 15 dk'da tırmanabilirsiniz.


Ayrıca La Cheteau'ya sahilden kalkan gezi treni ile ya da asansörle de ulaşabilirsiniz. Biz yürümeyi tercih ettik ve tırmandıkça harika Nice manzaralarını fotoğrafladık



La Cheteau'da yeşillikler içinde harika bir park bulunuyor. Burada daha önce aldığımız meyveleri yedik. Daha sonra La Cheteau'un diğer yamacından aşağı doğru inmeye başladık. Bu yol Nice limanına gidiyordu



Liman çevresini de gezip Nice adaptasyon gezimizi tamamlıyoruz. Bundan sonraki günlerde diğer bölgeleri keşfedip kalan zamanlarda Nice'in tadını çıkarmaya devam edeceğiz

VILLEFRANCHE - JEAN CAP FERRAT

Nice çevresi gezisi için ilk olarak doğuya doğru hareket ediyoruz. İlk durağımız Nice'den 6 km uzaklıktaki Villefrance...

Nice merkezdeki Gare Routiere'den (ana otobüs durağı) No: 100 otobüsüne biniyoruz. Bu otobüs, sahil yolu üzerinden Nice - Menton arası çalışıyor (15dk.da bir hareket ediyor ve 1 euro). Otobüs kullanmak istemezseniz (ki bence otobüs hem daha rahat hem de ucuz) trenle de ulaşabilirsiniz (1.40 euro)



Burası Nice'e göre daha küçük ve daha sakin bir bölge. Daha çok villalar bulunmakta


Eski yerleşim bölgesi (old town), Rue obscure üzerinde bulunmakta. Bizim burayı gezdiğimiz gün, merkezde bir antika pazarı kurulmuştu



Cote d'Azur'a gelen büyük gezi gemileri, Villefranche'a demirliyor. Bu nedenle de oldukça turistik bir nokta. Denizi güzel fakat biz sahilini pek beğenmedik. Nice'e göre oldukça küçüktü.



Sahil yolundan devam ederek, karşıda görünen St Jean Cap Ferrat'a doğru yürüyoruz


Yeşilliklerin arasında yola devam ediyoruz. Yol boyunca dizilen evler! ve arabalar görülmeye değer



St Jean'da görülmesi gereken en önemli yer "Villa Ephussi de Rothschild". (giriş 10 euro)


1905-1912 yılları arasında Barones Beatrice Ephussi tarafından inşa edilmiş. Baronesin en sevdiği hayvan flamingolar olduğu için her yer pembe renkte boyanmış.



Baronesin bir diğer merakı da çiçeklermiş. Villanın arkasında çeşitli temalarla birleştirilmiş 7 ayrı bahçe bulunmakta. Ayrıca villanın ön cephesinde içerisinde büyük bir havuz da bulunan muhteşem bir bahçe daha var. Bu havuzda, 20 dakikada bir, klasik müzik eşliğinde özel bir gösteri düzenleniyor


Cap Ferrat'ı bir balon gibi düşünürsek, bir uçtan aynı uca varışımız yaklaşık 14 kilometreymiş; fakat biz bu kadar yolu yürüyemedik ve St Jean'ın merkezindeki liman bölgesine gitmedik. Kısa yoldan diğer koya Beaulieu'ya geçtik


Burası da küçük bir liman kasabası. Alplerin gölgesinde limana karşı kahvemizi içip dönüş için enerji topladık.


Otobüs durağından yeniden 100 no'lu Nice otobüsümüze binip evimize dönüyoruz (1 euro)

EZE VILLAGE - MONTE CARLO

Bugün gezimizin bizi en çok heyecanlandıran günü. Sabahtan bir orta çağ köyü olan Eze'ye gidiyoruz. Bu sefer Gare Routiere'den 112 no'lu otobüse binerek (1 euro) Eze köyünde iniyoruz. Eze köyü, oldukça yüksek bir tepenin üstüne kurulmuş. Köyü gezerken de sürekli tırmanıyorsunuz.

Eğer sahilden tren ile gelirseniz, köy ile sahil arasında bir patikadan tırmanarak çıkıyorsunuz. Bu patikanın adı "Nietzche yolu". Nietzche burada bir dönem yaşamış ve "Böyle buyurdu Zerdüşt" adlı ünlü kitabını burada yazmış


Tarihi taş binalar, dar yollarla birbirine bağlanıyor ve yukarıya doğru tırmanışa geçiyoruz


Eski taş yollarda ayağınız kaymasın diye, kırmızı halı gibi görünen yeni taşlar döşenmiş


Buradaki binaların hemen hemen hepsi ya sanat galerisine ya da butik otele dönüştürülmüş


Bu otellerden en ünlüsü "Chateau Eze". Konaklama oldukça pahalı ama muhteşem terasında belki bir öğlen yemeği ya da kahve molası verebilirsiniz


Yemek için yer bulamıyoruz ama kahve içmek için ufak bir masa ayarlıyorlar


Kahve sonrası resim galerilerini ve hediyelik eşya dükkanlarını gezmeye devam ediyoruz


Köyün en tepe noktasında "Jardin Exotique" adlı bir bahçe bulunmakta (giriş 5euro). Bahçe daha çok kaktüslerden oluşuyor ve pek bir özelliği yok ama manzara muhteşem. Sadece bunun için bile girmeye değer


Artık dönüş vakti !  Başka yollardan değişik manzaralarla aşağıya doğru yürüyoruz.


 Yeni durağımız, başka bir ülke ...Monaco. İndiğimiz otobüs durağından tekrar 112 no'lu otobüse binip heyecanla Monaco'ya gidiyoruz. 


Monaco'ya eğer Nice'den direkt gitmek isterseniz 100 nolu ekspress otobüse binmeniz gerekmekte (1 euro). Ayrıca tren ile de Nice'den Monaco'ya gidebilirsiniz. Nice ile Monaco arası yaklaşık 20 km. 

Ülkeye çok çabuk adapte oluyorsunuz. Tüm ülkeyi bir günde baştan sona yürüyerek bile gezebilirsiniz.  Başkent Monte Carlo ülkenin orta kısmını oluşturuyor ve meşhur Monte Carlo Casino ise tam kalbine yerleşmiş. 
                          
Hava kararınca binanın güzelliği daha da ortaya çıkıyor


Monte Carlo Casino'nun mimari yapısı büyüleyici güzellikte. Özellikle içerideki sütunlara ve kabartmalara hayran kaldık. Kollu makinaların olduğu bölüm (giriş serbest) küçük ve bu güzel mimariden üzerine düşeni almamış, fakat masa oyunlarının olduğu bölüm harika (giriş 10 euro). Buraya gelenler de arabalardan anlaşıldığı gibi slot makinalarda oynamaya gelmiyor zaten !


                            
Cafenin tam karşısında ise ünlü Hotel de Paris bulunuyor. 

Ve bu otelin karşısında daha sonraki günlerce defalarca geldiğimiz "Cafe de Paris" ve onun muhteşem casinosu... En pahalı doğum günü pastamı burada yedim herhalde :) (1 dilim alman pastası 24€)
                                  


Kumarhane bölgesinden ayrılabildiğimiz kadarıyla şehri gezmeye çalıştık, ama üzülerek belirtiyorum ki ne kadar istesek de sarayı gezmeye vakit bulamadık :( 




Monte Carlo Casino'nun arkasından sahile doğru yürüdük. Bu yol Monaco'nun ünlü Grand Prix pistiyle devam ediyordu




Sahil yolundan kumsala doğru yürüdük. Akşam saati olduğu için denize giren kimse yoktu ama normalde de pek tercih edilmiyormuş. 




Ülke çok küçük olduğu için apartmanlar çok katlı ve çok pahalı



Paranın alabileceği herşey bu küçük ülkede mevcut






Daha önce de dediğim gibi bizim saray bölgesini gezmeye fırsatımız olmadı ama gezmek isterseniz özellikle sabahları sarayın nöbetçi askerlerinin değişim seramonisi turistlerin oldukça ilgisini çekiyor. Biz gece geç saate kadar Monte Carlo'da vakit geçirdik. Gece Nice'e dönüş için taksi kullanabilirsiniz (70 euro) ya da gece otobüsünü kullanabilirsiniz. (TAM Noctambus )

ST. PAUL DE VENCE - ANTIBES



Gezimizin 4. gününde Riviera'nın doğusuna doğru hareket ediyoruz. İlk durağımız yine bir orta çağ köyü olan St Paul de Vence. Gare routiere'den 400 nolu otobüs ile 45 dakikalık bir yolculuk yapıyoruz. (1 euro)



Köyün etrafı yüksek surlarla çevrilmiş. Surların arkasından dar sokaklar ve taş binalar karşılıyor bizi


Burada oldukça fazla resim galerisi bulunmakta


Köyün ortasında güzel bir çeşmesi var. Sıcakta serinlemek için ideal bir dinlenme noktası


Yukarıdaki cafede oturup soğuk birşeyler içtik. Çok güzel ev yapımı brownisi vardı


Köyün dar yollarında aşağıya doğru yürümeye devam ediyoruz. Resim galerilerinin çoğuna giriyoruz. Resimler çok güzel fakat çok pahalı




Yine de alacak birkaç şey buluyorum


Köyün sonundaki bu evin begonvillerine hayran kaldım. Hemen fırsatı değerlendirip fotoğraf çektiriyorum


Köyün mezarlığı bile çiçekler içinde


St Paul'ün çevresinde harika villalar var






Buradan St Paul'ün de bir kısmı görülebilmekte


St Paul de Vence gezimizden sonra geldiğimiz aynı otobüse binerek en yakın tren istasyonunda Cagnes sur Mer'de iniyoruz. St Paul'den Antibes'e direkt otobüs yok. Buradan Antibes için trene biniyoruz ve Antibes'e ulaşıyoruz. 


Antibes de diğer Riviera kentleri gibi eski ve yeni şehir olarak ayrılıyor. Şehrin eski yerleşim bölgesi gezmek için tabi ki daha keyifli




Bu şehrin en önemli gezi noktası Picasso Müzesi


1946 yılında Picasso, bu binayı stüdyo olarak kullanmış ve bazı eserlerini buraya bağışlamış


Müzenin çıkışından şehre doğru yürüdüğümüzde bizi Antibes'in sahili karşılıyor


Şehir merkezinde biraz alışveriş için dolaşıyoruz. Sokaklardaki bu çiceklere bayıldım

                          
                           

Antibes tek başına bütün bir günü geçirebileceğiniz bir kent, fakat biz artık yorulduk. En son marinada da bir tur atıp trenle Nice'e geri dönüyoruz







GRASSE - CANNES
                              
 Yeni ve güneşli bir sabah biz yine yollardayız. Geleneğimizi bozmuyor ve 500 no'lu otobüsümüze biniyoruz (yine 1 euro) ve 1 saatlik yolculuk sonrası Grasse'deyiz


Küçük ve ilk bakışta pek bir özelliği yokmuş gibi görünen, yüksek bir tepenin üstüne kurulan Grasse, dünyanın parfüm başkenti...


13.yy'dan itibaren bölgenin çiçeklerinden burada esans üretilmeye başlanmış. Şu an daha çok ev temizlik ürünleri ve yiyecek sektörüne gönderilen esans ve kokuların üretildiği bir merkezmiş 


Turistik olarak gezilebilen 3 üretici firma var. Bunlardan sadece "Fragonard" şehir içinde. Biz de onu gezmeye karar verdik


Yarım saat aralıklarla bir rehber eşliğinde eskiden ve şu anda parfüm nasıl ürettiklerini anlatıyorlar ve en sonunda parfümlerinin satışını yapıyorlar


Öğrendiğimiz bir kaç bilgi; 1 kg esans üretebilmek için 1 ton taç yaprak kullanılıyor. Parfüm üretiminde çalışan, birbirine uyan kokuları birleştiren "özel burun" sahibi kişiler var ve Tüm dünyada sadece 50 kişiler. Bir önemli bilgi daha, birden fazla parfüm denemek istediğinizde kokuları birbirine karıştırmamak için her parfüm denemesi öncesi kolunuzun içini koklamanız (dirsek içi) gerekiyormuş.


Bu parfüm cenneti kasabadan tekrar otobüse binip Cannes'a gidiyoruz


Cannes'a varır varmaz ilk olarak festival binasını buluyoruz


Daha gösterişli bir bina bekliyordum. Festival zamanı buraları nasıl oluyordur acaba? Birkaç fotoğraf çektirip limana doğru yürüyoruz


Limanın üst kısmında eski kent bulunuyor. Tepede görülen saat kulesi şehrin simgelerinden


Cannes, Nice'e göre oldukça küçük bir şehir. En ünlü caddesi La crosiette. Bildiğiniz tüm ünlü markaların dükkanları burada. Caddenin en güzel binası Carlton Oteli


Grace Kelly'nin Kral Rainer ile tanışmasını sağlayan filmi " Catch a thief" in çoğu sahnesi bu otelde çekilmişti. Kötü kader ki Grace Kelly bu filmde bulunan araba kullandığı sahnelerin çekildiği yolda yıllar sonra trafik kazası geçirerek hayatını kaybetmiştir


Akşam yemeğimizi Cannes'da güzel bir pizzacıda yedikten sonra trenle Nice'e geri dönüyoruz. Bir ek bilgi daha verelim. Nice-Cannes arasında da otobüs bulunuyor (1 euro) fakat yaz aylarında yol kalabalık olduğundan oldukça uzun sürüyor. Bu nedenle tren daha mantıklı görünüyor


VENTIMIGLIA - MENTON

Bugünün yarısını İtalya'da, yarısını ise Fransa'da geçireceğiz ! İlk durağımız  İtalya'daki Ventimiglia. Nice'den tren ile 35 dakikada varıyoruz. (6.5 euro) İki ülke arasında sınır diye birşeyin olmaması ne güzel bir şey..



Ventimiglia, İtalya-Fransa sınırında bulunan bir kasaba. Cuma sabahları burada bizim salı pazarı gibi bir pazar kuruluyor. Biz de bunu görmeye gidiyoruz. Kalabalığı takip ediyoruz




Pazarda bir şey bulamayınca biz de kasabayı gezmeye başlıyoruz


Kasaba, ortadan geçen nehir ile ikiye ayrılıyor


Fransız Rivierasına bu kadar yakın olmamıza rağmen, İtalya'da olduğunuzu hemen hissediyorsunuz. Fiyatlar daha ucuz, insanlar daha telaşlı, daha hareketli


Sahili çok şirin ve çok temizdi. Hava da bir o kadar sıcak. Keşke sadece denize girmeye gelseydik..



Ventimiglia turumuzu tamamlayıp tren istasyonuna gidiyoruz. Sadece bir durak gideceğiz ve Fransa sınırındaki Menton'da ineceğiz


Menton masalsı bir kent. Tepe üstüne kurulmuş rengarenk tarihi binalar insanı büyülüyor


Küçük sevimli bir sahili de bulunmakta


Sahil yolunun sonunda Saint Michel kilisesini geziyoruz


Havanın sıcaklığı bizi fazlasıyla etkiliyor ve çok geçe kalmadan Nice'de denize girebilmek için erkenden dönüyoruz. Menton ile Riviera gezimiz bitiyor. Aklımızda kalan daha bir çok yer ve ayrıntılı gezilememiş bir çok nokta var. Her noktası ayrı keyifli bu bölgenin. Yeniden gelebilmek umuduyla İstanbul'a dönüyoruz














 

5 yorum:

  1. Benim gezip gördüğüm yerler, senin güzel anlatımınla daha da bir anlam kazandı, süpersiniz:)

    YanıtlaSil
  2. 2 gün sonra Nice'e gidiyoruz. Gezi notlarınızdan çok yararlandım. umarım sizin ki gibi güzel bir tatil olur.Çok teşekkürler..

    YanıtlaSil
  3. Gezi planiniza yardimci olabildiysem ne mutlu bana. Cook guzel yerler. Umarim cok eglenirsiniz

    YanıtlaSil
  4. merhaba ,harika bilgiler için tesekkürler :) Agustos ayında Paris & Nice turu planlıyoruz Nice ulaşımı ıçın sizden daha detaylı bilgi almak istiyorum mail adresinizi bildirirseniz mail atmak istiyorum..

    YanıtlaSil
  5. yazıyı beğendiğinize sevindim. Ulaşım ile ilgili soularınızı ukurtyener@gmail.com'a yazabilirsiniz.

    YanıtlaSil