PARİS 2011


            Hamilelik beni tembel yaptı. Blog ile ilgilenmek biraz zor geldi. Yavaş yavaş zaman bulmaya başlıyorum; fakat bilgilerin bir kısmı uçup gitmiş. Artık hatırladıklarım ve not aldıklarım ile idare edeceğim.


Hikayemiz genelde hep aynı başlıyor. Aylar öncesinden alınmış Pegasus bayram biletleri. Bu biletler, aldığım en düşeş biletlerdi. (150TL/gidiş dönüş). 

Havaalanından şehre ulaşım için "Air France Bus" (12 euro/kişi) kullandık. Bu otobüsle Gare Montparnasse'ye ulaşıp oradan metro ile otelimize vardık. 


Otele kadar bir şeyler atıştıramamıştık. Güzel bir yerlerde yiyelim derken otelin tam karşısında Türk büfesine rastlayınca memleket havası erken ve ağır bastı. Birer döner götürdük :)


Otelimiz, bir arkadaş tavsiyesi ile bulduğumuz " ibis hotel porte de clichy". Şehre biraz uzak fakat metro bağlantısı iyi, fiyatı çok uygun. Biz 3 kişi oldukça rahat ettik. 




Ben bu otel zincirlerini seviyorum. sürprize yer olmayan standart odalar, idare eder bir kahvaltı (ki burada oldukça güzeldi. özellikle Ege için).


Yer olmadığından biz 5 günlük tatilimizin 3 gününde burada kalabildik. Sonraki 2 günümüzdeki oteli hatırlamak dahi istemiyorum. Bize Booking'in kazığıdır. Daha merkezi fakat odaları çok kötüydü.


Yerleştikten sonra her turist gibi ilk iş Eiffel kulesi'ne koştuk. Metal yığını falan ama ben beğendim doğrusu. Tabi şimdi bu kuleye öyle alttan bakmakla olmuyor. Bizim için olurdu da Ege için olmadı. İlla ki tepesine çıkacak. 


Ben diyeyim 1, siz deyin 2 saat sıra bekledik kasım ayında hem de akşam saati. Yazın gelenleri düşünmek bile istemiyorum. (Eiffel en üst kat çıkış 13.5 euro)


Deydi mi derseniz deydi. Ege'nin sevinci için deydi.  Üst kattaki Gustave Eiffel'in odası ve arkadaşı Thomas Edison ile Eiffel'e ait balmumu heykeller onu çok etkiledi. Çocuklarla vakit geçirmek ayrı keyif. Gerçekle hayal arasında gidiyor düşünceleri...


Akşam yemeğini Lale'nin tavsiyesiyle gittiğimiz "Le Petit Pontoise"de yedik. Ortam sevimli ve sıcak, yemekler çok güzeldi. Tavsiye edilir. 



Ertesi gün klasik Paris turistik noktalarını gezdik. Bu gezide de "10 adımda Paris" kitabını kesinlikle tavsiye ederim. Hepsi kitaplarda ayrıntısıyla var.

"Notr Dame kilisesi" (ücretsiz)


Aşk köprüsü (aşıklar isimlerini kilitlere yazmış)


Alexander III köprüsü 


Paris'in bir diğer olmazsa olmaz turistik atraksiyonu, Seine nehri gezisi. İsterseniz gece veya gündüz yemekli ya da bizim yaptığımız gibi sadece gezi amaçlı yapabilirsiniz


Bu konuda bir çok firma var. Biz Bateaux-mouches firmasıyla gezdik (12.5 euro). Pont de l'Alma köprüsünün yakınından kalkıyor.


Kısa zamanda oldukça çok yeri görebiliyorsunuz. Sonbahar havası da ayrı güzeldi o gün. Keyfimize diyecek yok. 



Nehir gezimizden sonra soluğu Champ Elysees'de alıyoruz. Yine bir klasik.. Zafer Takı önünde bir poz ve cadde gezisi 




Akşam yemeğine Sedef'lerin tavsiye ettiği "Le Relais de l'Entrecote"da yer bulamayınca biz de Champ Elysees'deki benzer isimli bir restorantta yemeğimizi yedik. Oldukça da güzeldi, fakat diğerinde de aklımız kalmadı desem yalan olur


Ertesi gün sıra Louvre Sarayı'nda. Louvre Sarayı, her ayın ilk pazar günü ücretsizmiş. Bilet gişesi kapalı olunca farkettik. (11 euro / kişi)




Louvre'un en can alıcı bölümü "Mona Lisa" herhalde. Mona Lisa'ya kadar ne güzel tablolar vardı ama müzedeki herkes akın akın ona doğru gidiyordu. Ege kadar biz de tablonun küçüklüğü karşısında şaşırdık. En yakın noktasından da fotoğraf çektirdik. 


Bu öğle yemeği içimde uktedir. Hamilelik nedeniyle yiyemediğim, bir dahaki sefere diyerek kendimi avuttuğum "Leon de Bruxelles" de yedik yemeğimizi. Bu restorant zincirinin ilk şubesi, aslında adından da anlaşılacağı gibi Bruksel'deymiş. Belki kısmet oraya gitmektir. 



Üstüne de her köşe başındaki nutellalı krepler...


Bu kadar kalori anca yürümeyle yakılır. Paris kazan biz kepçe...


Artık beklenen gün geldi. Disneyland'a gidiyoruz. RER-A treni ile 35 dk.da Disneyland'dayız. ayrıntılar burada  (tek park 57 euro/gün)



Yine rüya ülkesindeyiz. Hava biraz yağmurlu, kalabalık yok. Sıra beklemiyorsun. Serin hava da iyiymiş gezmek için.


Oğluşumu Mini de çok sevdi :)



Bu araba şovuna bayıldık. Sakın erkeklere yöneliktir diye düşünmeyin. Kızınız varsa da görmelisiniz. Filmlerin action sahnelerinin çekimlerini gösteriyor.


Burası çocuklar için yapılmış olsa da bence en çok büyükler eğleniyor


Park kapanana kadar kaldık. En son biz çıktık herhalde ...


Son akşam yemeğimiz Disneyland'ın içindeki Rainforest restorantta yedikten sonra metro ile otelimize geri döndük.


Bir dahaki Paris seyahatimiz Deniz'imizle olacak herhalde. Kim bilir...

                    


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder