İstanbullular
için yeni bir kaçış noktasındayız bu sefer. Adını geçen yıl duyduğum, birçok
arkadaşımın da ziyaret ettiği bu ada, Ege sahilleri kadar yakın bize…
İstanbul-ipsala sınır kapısı: 230 km,
İpsala’dan feribota bineceğimiz Keromoti kasabası 180 km… Eğer trafik yoksa,
eğer uluslararası ehliyetiniz, vizeniz, yurt dışı çıkış ödemeniz ve yeşil
sigortanız tamsa ortalama 6 saatte Keromoti’desiniz. Keromoti kasabası için ,
Xanthi şehrini geçtikten sonra Zarkadia çıkışından sonra 100m gidip U dönüşü
yapıyorsunuz !!!
Keromoti’den Thasos feribotuna biniyoruz. 30
dakikada bir feribot kalkıyor. (Araç 20euro/3euro kişi başı). Yolculuk 35 dk
sürüyor.
Feribotun varış noktası “Limenas” kasabası. En merkezi ve büyük yerleşimi burada. Biz de 2 gece burada konakladık. Otelimiz (Metsikas Residence) sahilde olmamasına rağmen çok temiz ve konforluydu.
Adaya vardığımzda açlıktan ölmek üzereydik. Yemek için ilk durağımız adanın ilk girişindeki “Mesogeios restaurant”dı. Yemekler yine harikaydı. Galiba Yunanistan’da kötü yemeklere denk gelme ihtimali yok.
Arkadaşlarımızın da tavsiyesiyle adanın doğu
tarafındaki kumsallarını gezdik. İlk noktamız merkeze 2 km uzaklıktaki
“MAKRYAMNOS BEACH”
Bu sahil aynı zamanda “Makryamnos Bungalows”
isimli özel mülke ait olmasına rağmen kişi başı 3 euro’ya sahili
kullanabiliyor, şemsiye ve şezlong kiralayabiliyorsunuz
Adanın genelinde deniz sığ başlıyor, biraz
yürüdükçe derinleşiyor. Su sıcaklığı kuzey Ege’ye oranla oldukça sıcak. Deniz
kumu genellikle beyaz, deniz ise yeşil tonlarında…yani burası tam çocuklu
tatile uygun bir ada …
Adanın bu plajı da dahil olmak üzere birkaç
plajında deniz dalgalı; fakat genelde deniz sığ olduğundan çocuklar için harika
bir oyun fırsatı oluyor bu.
Adadaki ilk akşamımız aynı zamanda Ziko’nun
doğum günü. Hastaneden aldığım yardımla (Taki’ye teşekkürler buradan) “Simi
restaurant”a rezervasyonumuz var bu akşam… Yine deniz ürünlerimiz, mezelerimiz,
uzolarımız ve bir de harika dondurmalı pastamız… Gerçekten güzel bir doğum günü
oldu. Ellerime sağlık …
Geceyi lunaparkta noktalıyoruz. İnsanın kafası da hoşken çarpışan arabalar ne kadar keyifli oluyormuş J
Adadaki 2. günümüzde “GOLDEN BEACH”e gittik.
Burası adanın en uzun plajı. Deniz yine muhteşem. Genellikle dalgalı olan bu
deniz, havanın aşırı sıcak olmasından dolayı mıdır bilinmez çarşaf gibiydi.
Golden beach’e giderken Panagia denen bir
köyden geçerek, aşağıdaki koya iniyorsunuz. Köy çok şirin, gezmesi keyifli bir
nokta.
Burada öğle yemeği için “ELENA RESTAURANT”a gittik. Burada kuzu, oğlak, tavuk çevirme ve kokoreç yapıyorlar. Kömürde pişen etin lezzeti kötü olur mu ? yine 5 yıldız bir lezzet...
Köyün ortasında buz gibi suyuyla insan ferahlatan bir çeşmesi var. Çeşmenin arkasında da şirin bir köy kahvesi…
Yemekten sonra “PARADISE BEACH”e yol alıyoruz.
Burası biraz daha uzak; ama adına yakışır bir yer doğrusu…
Güneş batana kadar burada kaldık. Yeşillikler
içinde bir dağın yamacındaki harika bir yer burası. Plajda 2 adet işletme var. Şezlong ve şemsiyeyi buradan kiralayabiliyorsunuz. (2 şezlong bir şemsiye 7 euro)
3. günümüzde adanın en güzel plajı olduğu
söylenen ALIKI”deyiz. Yeşil denizi ve ve beyaz kumsalı yine harika. Deniz suyu
sıcaklığı buranın biraz daha serin… Benim için çok daha güzel bu nedenle
Burada 2-3 tane restoran var. Yemek yeme
karşılığında şezlong kiralıyorlar (adam başı 35 euro). Erken giderseniz sadece
şezlong ve şemsiye de bulma şansınız da var. Güzel bir koy olduğundan dolayı
oldukça kalabalık…
Aliki'de birçok kişi, soldaki yamaçtan yürüyüş yapıyordu. Biz de merak ettik ama üşendik açıkçası. Sebebini daha sonra resimlerini görünce anladım. Arkada bir koy daha varmış.
Bu akşam adanın güney kısmında Limenaria’da kalacağız. Adaya gitmeye son dakikada karar verdiğimizden Limenas’ta 3 gece kalacak yer bulamadık. Bu nedenle 1 gece Limenaria’da ev kiraladık. (Sun & Fun apartments). Çocuklar hep beraber kalmaktan çok mutlu oldular.
Limenaria, Limenas’a göre epey küçük ve pek
özelliği olmayan bir kasaba. Denizi de taşlık. Biz beğenmedik. Bizce bu tarafta
kalmaya değmez…
Adanın güneyinde kalınca buraya yakın olan
Theologos köyüne gitmeye karar verdik. Adanın her yerinde reklamları dağıtılan
ve bu köyde bulunan “Augostos Taverna”da akşam yemeği için yer ayırttık.
Theo Augostos bu mekanın sahibi. Bizleri
kapıda “merhaba komşu” diyerek
karşılıyor, Şarkı söylüyor ve dans ediyor. Diğer çalışanların da
restorant içinde birkaç görevi var J Her
ülkeden şarkılar söylüyorlar. Tabi ki en çok yunan taverna müzikleri...
Restorantın spesiyali kuzu çevirme. (19
euro/kg). Sirtakili, yunan ezgili harika bir gece geçiriyoruz. Adanın
kuzeyinden gelip, biraz da içip dönmek pek olası değil. (yol yaklaşık 1.5 saat
sürüyor); ama bu köye yakın bir yerlerde kalıyorsanız şiddetle tavsiye ederim…
Artık dönüşe geçmenin zamanı. Pazar günü öğle
saatlerinde yola çıkıyoruz. Adanın batısından Limenas kasabasına doğru yol
alıyoruz. Adanın batısında pek bir şey yok. Gerçekten de güzel sahiller doğu
tarafındaymış...
Limenas’a vardığımızda bizi fırtına ve korkunç
bir feribot kuyruğu bekliyordu. Aslında böyle bir feribot kuyruğu olmazmış.
Bizi buluyor galiba.3 saat feribot kuyruğu bekliyoruz..”Balkanlardan gelen
soğuk ve yağışlı hava” bizimle beraber İstanbul’a kadar geldi. Buna bir de
yağışlı hava ve yol çalışması eklenince eve varışımız 14 saati buldu.
Trafik, sakin ve dinlenmiş ruhumun yarısını aldı. 2 gün kendime gelemedim. Yunanistan yolculuğundan bazı dersler çıkartarak yenilerini planlamaya başladım bile …
Yine bizim peşimize sorgusuz sualsiz takılan canlarımız Oral ailesine de çoook teşekkür ederiz.
Ben gidemedim belki siz görürsünüz :
1. Yolunu bir türlü bulamadığımız ve son gün öğrendiğimiz (Makryamnos üzerinden gidiliyormuş) MARBLE BEACH
2. Bir doğa güzelliği olan Giola'daki "NATURE SWIMMING POOL" ...Aliki'den Astris'e giderken ana yoldan tabelayla gösteriyor. Yolun bir kısmını da yürümek gerekiyor...
1. Yolunu bir türlü bulamadığımız ve son gün öğrendiğimiz (Makryamnos üzerinden gidiliyormuş) MARBLE BEACH
2. Bir doğa güzelliği olan Giola'daki "NATURE SWIMMING POOL" ...Aliki'den Astris'e giderken ana yoldan tabelayla gösteriyor. Yolun bir kısmını da yürümek gerekiyor...
Canım, uzun uzun fotoğrafları seyrettim. Ege burnumda tütüyor. Çok beğendim.
YanıtlaSil